İnovatif Gıdalar: Kırmızı Simit
Albert Einstein’ ın dediği gibi “3.Dünya Savaşında hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum fakat, büyük ihtimalle 4. Dünya Savaşında taşlar ve sopalar kullanılacak.” sözünün haklılığını zaman geçtikçe daha iyi anlamaktayız.
Bu sözden yola çıkarak, çok uzak olmayan bir gelecekte; Su savaşları, Gıda Savaşları, Uzayda yer edinip tarım yapabilme savaşları gibi gündemlerimizin olacağını artık tahmin etmek zor değil.
Ürettiğimiz gıdalarda Karbon Ayak izimiz ve Su Ayak izimiz de çok önemli hale geldi. Sağlıklı gıdaya ulaşırken, doğayı da yıpratmadan bu süreci yaşamamız ve ideal döngüde kalmamız birincil önceliğimiz olmalı.
Bu sebepten gelecek meselesini önemsememiz ve proaktif davranmamız şart. Şimdilik, Gıda Endüstrisinde yakın geleceğimize ufak bir projeksiyon yaparak işe koyulabiliriz.
Birçok otoritenin öngörüsünü derlediğimizde, karşımıza şöyle bir 7 maddelik perspektif çıkıyor 2030 yılına dair;
2030 yılının Gıda Endüstri’si Trendleri
- Sağlıklı ve Besleyici Gıdalar
- Yerel ve Bölgesel Gıdalar
- Sürdürülebilir ve Organik Gıdalar
- Düşük Maliyetli Gıdalar
- İsrafsız Gıdalar
- Şeffaf Gıda Üretimi
- Daha Az Şekerli Gıdalar
Bu öngörüler bize aslında şunu söylemeye çalışıyor; “Gelecekte, geçmişteki gibi yaşamamız gerekecek”. Yani birazcık da olsa atalarımız gibi, doğal, sağlıklı, besleyici ve yerel.
Çünkü Yaşlanıyoruz!
Evet yaşımız ilerliyor, cildimiz bozuluyor, kemiklerimiz ağrımaya başlıyor ve kronik birçok hastalığımız su yüzüne çıkıyor değil mi? Fiziksel olarak buna yaşlanmak diyoruz.
Peki sizce bunlar niçin oluyor?
Bunu yavaşlatabilir miyiz ya da daha kaliteli halde bu prosesi yaşayabilir miyiz? Yani biyokimyasal olarak.
Vücudumuzdaki oksidanlarla, anti-oksidanlar arasındaki denge kolay bozulmasa ve bu bozulan dengeyle oluşan serbest radikaller tüm biyolojik yapımızı zarara uğratmasa nasıl olurdu?
Yukarıdaki şekilde de görebileceğiniz gibi, bu sürecin yaşanmasında gıda dışı kaynaklı da bir çok etken var. Vücudumuza zarar veren, yaşlanmayı hızlandıran bu etkenleri de olabildiğince minimize etmek gerekiyor hayatımızdan, tabiki hepsinden kaçınmak zor günümüz koşullarında.
Peki biz ne Yiyeceğiz? >> Sağlıklı Gıda ve İnovasyon
Beslenme alışkanlıklarımızın ve zamanın trendlerinin de değiştiğini göz önünde bulundurursak, sağlıklı ve ilgi çekici gıdalara ulaşım hem zor, hem de bir o kadar da kolay. Çünkü artık günümüz teknolojisiyle herşey elimizin altında.
Hem geleneksel hem de inovatif ürünler üretip tüketemez miyiz? Bu sorunun cevabı kocaman bir evet!
Bu sebepten, İşte karşınızda “Kırmızı Simit”
Susamın zengin lif ve mineral içeriği, Keçiboynuzu Pekmezinin kuvvetli kalsiyum içeriği ve bu simite rengini veren kırmızı pancarın antioksidan özelliğiyle hem sağlıklı hem geleneksel hem de albenili bir ürün.
Kırmızı Pancar ne İşe Yarar?
Genelleme yapacak olursak eğer, gıda biliminde bir ürün ne kadar koyu renkliyse o kadar sağlıklıdır diyebiliriz (Tabiki burada kastımız doğal gıdalar). Kırmızı ve Mor renkli gıdalar bu tanımın en büyük destekçileridir.
Kırmızı renkli besinler Likopen ve Betalain isimli fitokimyasalları içerir. Likopen domatese, Betalain ise kırmızı pancara rengini verir. Bu antioksidanlar içerdiği özelliklerle, yukarıda saydığımız yaşlanmaya sebep olan Serbest Radikallerle savaşırlar ve vücudumuzun dinç kalmasını sağlayarak, kaliteli yaş almamıza yardımcı olurlar.
Kırmızı pancar ayrıca; bol lif içeriği sayesinde sindirim sistemini desteklerken, demir içeriği sayesinde de hemoglobin üretimini destekler ve hücrelerimize oksijen taşınımını kolaylaştırır.
Kalsiyum ve Potasyum zengini oluşuyla da kemik sağlığı ve beyin sinir iletim sistemine de faydaları vardır. Ayrıca Kan basıncının dengelenmesine yardım eder.
Geleceğimiz; Sağlıklı, Besleyici, Sürdürülebilir ve pratik İnovatif gıdalarda.
Sağlıkla Kalın.
--
Mustafa Ömeroğlu